Son zamanlarda şehirde yaşayan insanların en büyük hayallerinden biri bir köy evine yerleşmek.
Bir an her şeyi bırakıp, tası tarağı toplayıp yerleşmek istiyoruz. Sonra sahip olduğumuz konfor ve
olanakları hatırlayıp, belki kariyerimize harcadığımız bunca emeği düşünüp emekli olacağımız zamanı beklemeye başlıyoruz.
Fakat öyle anlar geliyor ki 2 günlüğüne bile olsa şehrin trafiğinden, kirli havasından, kalabalığından uzağa,
iş stresinin ve günlük telaşların olmadığı bir yerlere kaçmak istiyoruz.
Peki içimizdeki ses bu kaçışı isterken aslında bizim neye ihtiyacımız olduğunuz söylüyor?
Gelin hep birlikte şehirden uzak birkaç günün bize neler kazandıracağına bakalım.
Sessizlikle gelen huzur
Şehrin gürültüsü aslında pek çok zaman sağlıklı bir şekilde düşünmemizi engelliyor. Kalabalık, trafikten yayılan korna sesleri ve
inşaat gürültüsü ile geçen bir günün ardından belki de hayatınızı değiştirecek bir karar vermeniz ne kadar mümkün olabilir ki?
İşte bu yüzden zihniniz size sürekli şehirden kaçmanız gerektiğini söylüyorsa, onu dinleyin!
Tüm bu gürültü kirliliğinden uzakta geçireceğiniz birkaç gün çok daha mutlu, sağlıklı ve aydınlık bir zihne sahip olmanızı sağlayacaktır.
Doğayı yakından keşfedin.
Tümüyle yeşil bir alana bakarak birkaç saatinizi geçirmeyeli ne kadar zaman oldu?
Doğanın renklerini ve size sunduklarını hatırlıyor musunuz? Hadi bu hafta sonunu kendinize dönmek ve
doğanın tüm güzellikleri ile yeniden tanışmak için ayırın. Sahip olduğu tüm renkler, biçimler ve
mucizeler ile size ilham kaynağı olacağından emin olun. Belki de hayatınıza bir reset atıp işinize, şehrinize çok daha verimli ve
yaratıcı bir şekilde dönmenizi sağlayacak güç doğanın tam kalbindedir.
Kaliteli geçireceğiniz bir serbest zaman
Kendinize vakit ayırmayalı ne çok zaman oldu değil mi? Boş zamanlarınızda yapmak istediğiniz şeyler birikirken koşuşturma ve
tüm o işler arasında boş zaman yaratmanızın tek olasılığı uykunuzdan vazgeçmektir. Fakat eğer sağlıklı uyumazsanız bu da geçireceğiniz
o “boş zamanın” kalitesini etkileyecektir. Oysa karmaşadan uzak bir yerlerde, yalnızca kendinizle geçireceğiniz birkaç gün,
belki de o yazmayı planladığınız kitabın ilk cümlesini size verecektir, ne dersiniz?
Tertemiz bir nefes, sağlıklı bir “Günaydın”
Şehirde yaşarken bir telaşla uyanıp, bütün günü bir telaşla geçirip, sonra yorgunlukla eve dönüp hiçbir şeyle ilgilenmeden uykuya teslim oluyoruz.
Sabahları gökyüzüne bakıp, güneşe, bulutlara ve belki de yağan yağmura günaydın demeyi unutuyoruz. İşte şehirden uzakta geçireceğiniz o birkaç gün
size yeniden gökyüzünü görmeyi ve güneşe selam vermeyi hatırlatacak. Üstelik şehirdeki hava kirliliğinden uzaklaşıp temiz bir hava ile güne başlamak da
yeniden sağlıklı hissetmenizi sağlayacaktır. Emin olun buna çok ihtiyacınız var.
Yavaşlayan yaşam ile ruhunuzu doyurun
Yatay yaşam ve dikey yaşam kuramını duydunuz mu? En özet hali ile yatay yaşam bizim tüm gün içinde yaşadığımız gündelik olayları kapsar
fakat bu gündelik hayatın içerisinde bir an durup karmaşanın içinde kendinize zaman ayırdığınız noktada dikey yaşamınız başlar.
Hayatı yavaşlatan bu dikey yaşam ise sizi çok daha mutlu ve farkındalığı yüksek insanlar haline getirir. O yüzden yavaşlamaktan korkmayın,
dingin bir yerde geçireceğiniz birkaç yavaş gün size çok iyi gelecek.
İşte Vinifera Hotel, bu küçük kaçamaklarınız için oldukça uygun bir yer! Sahip olduğu doğa ile ihtiyacınız olan dinginliğe kavuşacağınız,
Türkiye’nin ilk yavaş şehir dostu işletmesi olması ile yavaşlığın önemini keşfedeceğiniz ama aynı zamanda İzmir’e yakın sakin bir yer olduğu için
kolayca ulaşabileceğiniz Vinifera Hotel, aradığınız kaçış noktası.
Üstelik Vinifera Hotel, İzmir Adnan Menderes Havalimanı’na 80 km, Kuşadası’na 15 km, Efes ve Selçuk’a 7 km ve
İzmir şehir merkezine yalnızca 90 km uzaklıkta. Detaylı bilgi ve rezervasyon için bu linkten bize ulaşabilirsiniz.
Vinifera'da Yaşam
